Müziksiz Hayat Olamaz

Müzik arkadaşlığın, dostluğun, sevginin, aşkın ve beraberliğin mayasıdır. Aynı zamanda müzik iyi bir tedavi aracıdır. Ruhsal bozukluğu olan hastaların müzikle iyileştiği ve  sağlığına kavuştuğu kesindir. Müzik doğumla hatta doğum öncesi başlamaktadır. Bebeğin anne karnındayken 16 haftadan sonra annenin kalp atışlarını duyduğu, 26. haftadan itibaren sesleri ve müziği ayırt etmeye başladığı, tango gibi, vals gibi sakin müziklerin özellikle Mozart eserlerine duyarlı olduğu söylenmektedir. Bebeğin doğduktan sonra duyduğu ilk canlı müzik annesinin söylediği ninnidir. Ninni ile başlayan müzik ömür boyu devam etmektedir. İnsan hayatı sesli ve sessiz anılarla doludur. Pek çok şarkı sözü, sevgi ve aşk üzerine yazılmıştır. Hayatımızda iz bırakan bir şarkıyı duyduğumuz zaman uzaklara gideriz. Bazı şarkılar aramızdan ayrılanları anımsatır, gözlerimizden yaş gelir. İlk okula başladığımızda “Daha dün annemizin kollarında yaşarken, çiçekli bahçemizin yollarında koşarken…” şarkısını söyleriz. Sonra başka okul şarkılarını öğreniriz. Rahmetli babam Şükrü SEVİNÇ’in Karaağa İlkokulu’nda öğrencilere öğrettiği şarkılar hala hatırımdadır, beş yaşında kayıtsız olarak okula devam ederken ben de öğrenmiştim: – Gidiyorum gurbet ele ya dönülür ya dönülmez . – Arpada buğday çeç olur a canım, güzeller güleç olur. –Manastır’ın ortasında var bir havuz canım, havuz bu yurdun kızları hepsi de yavuz- Başka bir aşk istemez aşkınla çarpar kalbimiz ey Vatan gözyaşların dinsin yetiştik çünkü biz … 40 lı yıllarda babamın bir eğitmen Musa Güleç’le birlikte 30-40 çocuğu Karaağa İlkokulu’nda okuttuğunu ve okulu öğrencilerin getirdiği birer odunla ısıttığını hatırlıyorum. Müzik, insanın gerek okul hayatında gerekse iş hayatında sık sık karşısına çıkmaktadır. Müziksiz bir ortam düşünülemez. İstiklal marşı, onuncu yıl marşı gibi hep birlikte okunan marşlarımızı duyduğumuz zaman kalbimiz atar. Mehter marşları çalınınca  sanki  ayaklarımız harekete geçer. Günde 5 vakit huşu ile dinlediğimiz ezan 5 ayrı makamda okunmaktadır. Sabah ezanı ‘’saba’’, öğle ezanı ‘’rast ‘’ ikindi ezanı ‘’hicaz’’ makamındadır. Mevlana’nın  görkemli şebi aruz törenleri Süleyman Çelebi’nin mevlidi, ilahiler, maçlarda ve mitinglerde atılan sloganlar ramazan geceleri  çalınan davullar, sokaktan geçen yoğurtçunun, bozacının sesleri, çocukların Yağ satarım bal satarım oyunları hep müziktir. Yani müzikle yaşıyor, müzikle kalkıyoruz. Atatürk 1925 yılında İzmir Kız Öğretmen Okulunu ziyaretinde bir öğrencinin  “Hayatta müzik lazım mıdır ?’’ sorusuna ”Hayatta müzik lazım değildir; çünkü hayat zaten müziktir. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat, zaten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir” diye cevap verir. Görüldüğü gibi hayatın her safhasında müzik vardır. Doğuşta müzikle başlayan hayat bazen sessizlikle veya “ti” sesi ile biter. Bazen de alkışlarla, ağıtlarla ve “Chopin” in cenaze marşı ile sona ermektedir.