Kullandığımız Türkçe

Türkçemiz gittikçe yozlaşmaktadır demek yanlış olmaz. 1932 yılında Atatürk tarafından kurulan Türk Dil Kurumu’nun çalışmalarına rağmen dilimize Fransızca, İngilizce, Arapça ve Farsça kelimeler girmiş ve kullanılmaktadır. Mersiler, bay baylar, yesler, okeyler, plizler vs. gençlerin dilindedir. Bir zamanlar İstanbul’un şehir içi vapurlarında “VATANDAŞ TÜRKÇE KONUŞ” yazılı pankartlar dolaştırılırdı. Ama bu mümkün olmadı.

Şimdi biz bugünkü konuştuğumuz kelimelere ve deyimlere bir göz atalım:

AYNI ANLAMA GELEN KELİMELER, CÜMLELER:

Deniz sahili kenarı
Zannedersem kanımca
Uzun yıllarca
Yangın yanıyor
Geri iade ettim
Tesadüfen rastlamak vs.

Ortaokul da öğrendiğimiz aşağıdaki tekerlemede her kelime çift kullanılmıştır.

“Babıali yüksek kapısından
Mürur edip geçerken
Yek bir atlı süvariye
Tesadüfen rastladım”

KONUŞMALARDA GEÇEN GEREKSİZ SORULAR: 

Uyandırdım mı?
Hayatta mısın?
Daha daha ne var ne yok?
Bir şey diyor musun?
Beni tanıdın mı? vs.

Gereksiz sorulardan bahsederken sizinle küçük bir anımı paylaşmak istiyorum. Liseden mezun olduktan yaklaşık 15 yıl sonra yolda karşılaştığım Edebiyat Hocam Fevziye Abdullah Tansel’e, namı diğer Sıfırcı Fevziye’ye sorduğum soru aklıma geldi. “Hocam beni tanıdın mı?” Yüksek not alan bir öğrencisi olduğum için hocamın beni tanıyacağını zannettim. Fevziye Hoca biraz düşündü ve sakin bir şekilde dedi ki:   “Karşılaştığımıza memnun oldum”

ANLATTIĞINI PEKİŞTİRMEK İÇİN SÖYLENEN SÖZLER:

Yani
Hadi
Şey
Şimdi
Aynen
Yani
Yani diyeceğim
Bence
Hayret edilecek bir şey
Olacak şey değil vs.

ANLAMADIM YERİNE KULLANDIĞIMIZ KELİMELER:

Neee?
Neey?
Iııı?
Valla mı?
Yemin et
Gerçekten mi?
Ciddi olamazsın vs.

ANLATTIĞINI ONAYLATMAK İÇİN:

Anlatabiliyor muyum?
Anladın mı?
Senin anlayacağın
Valla
Yemin ediyorum vs.

SAÇMA SORU VE GEREKSİZ SÖYLEMLER:

Koptum (gülmekten)
Geldin mi?
Bize müsaade
Bir şey sorabilir miyim?
Çok pardon
Çok sağ ol
Çok güldüm
Havalar ısındı
Boğazlarım ağrıyor
Saatler olsun
Kendine iyi bak vs.

Yıllar önce bu gazetede yayınlanan bir makalede de ele aldığımız gibi ithal olarak dilimize giren “kendine iyi bak” sözü yaygınlaştı ve her yerde, her zaman kullanılır hale geldi. Bana, kendine iyi bak diyenlere, “olur” veya “peki” deyip geçiyorum.”

ÇOĞUL OLDUĞU HALDE TEKİL GİBİ KULLANILANLAR:

Evrak
Aidat
Meşrubat
Neşriyat
Evlat
Eşya
Ulema
Fukara vs.

Türk dilinin kökeni Göktürk yazıtlarına dayanmaktadır. 1070’li yıllarda bu konuda çalışma yapan Kaşgarlı Mahmut’un çıkarmış olduğu “Divan-ı Lügat-it Türk” ve Yusuf Has Hacip’in “Kutadgu Bilig” eserleri Türk dilinin tarihi ile ilgili en önemli hazinelerdir.

12 Temmuz 1932’de Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle kurulan Türk Dil Kurumunun Kuruluş Amacı:

  • Halkın benimsediği yabancı kelimeleri kullanımdan çıkarmak.
  • Türkçe kelimelerin yaygınlaşmasını sağlamak.
  • Yazı dili ile konuşma dilinin aynı olmasını sağlamak.
  • Türkçenin zenginliğini ortaya koyarak Türk dilinin dünya üzerindeki saygınlığını artırmak.
  • Türkçeyi bilimsel ve ekonomik alanlarda da etkili zengin bir dil haline getirmektir.

 

Ülkemiz toplum yapısı olarak her milletten insanın bulunduğu bir coğrafyadır. Burada herkes kendi dilini özgürce konuşmaktadır. Onlar ülkelerinde kendi dillerinin konuşulmasını istiyorlar ve dillerini koruyorlar

Peki biz ne yapıyoruz?

Biz onlardan kaptığımız kelimeleri, deyimleri konuşmamıza katıyoruz. Gençlerin konuşmalarına, yazılı ve görsel basına dikkat edin. Ürettiğimiz ürünlerin markalarında, iş yerlerinde, tabelalarda, tatil köylerinde, otellerde hayranlıkla yabancı kelimeleri kullanıyoruz. Bu yorumlar doğrultusunda dilimizin korunması ile ilgili en büyük görevin Türk Dil Kurumuna ve vatandaşa ait olduğu görülmektedir. Vedalaşırken hadi bay bay yerine “Allahaısmarladık, Allah’a emanet ol, selametle, tekrar görüşmek üzere” desek olmaz mı?

Hadi bay bay!

 

  • 1069
  • 5