Babam’ın Ölümü

BABAMIN ÖLÜMÜ

Babam ŞÜKRÜ SEVİNÇ  AFYON İMAM HATİP LİSESİ’ ni bitirdikten sonra öğretmen oldu. Cihanbeyli, Tuzlukçu, Böğrüdelik ve Karaağa ilkokullarında öğretmenlik yaptı.

Karaağa’da TAKTAK HÜSEYİN’in altı ahır olan dam evinde oturduk. Ahırdan gelen hayvan sesleri ve kokulara katlanmak zorundaydık.

Babam okulun hem öğretmeni hem de başöğretmeniydi. Onun tek yardımcısı eğitmen Musa Güleç’ti. MUSA GÜLEÇ 1. sınıfı, babam 2. ve 3.sınıfları okutuyordu.

MUSA GÜLEÇ beni zaman zaman sınıfa çağırır öğrencilerin bilemediği soruları bana sorar ben de cevaplandırırdım.

Babam milliyetçi bir öğretmendi. Öğrencilerine “çırpınırdı Karadeniz, başka bir aşk istemez “gibi milli marşlar, “burçak tarlası ,çiğdem derki” gibi türküler öğretirdi.

Öğrenciler ileri yaştaydı. Milli Eğitimden ödenek çıkmıyordu. Babam okulu ısıtmak için öğrencilerinden gelirken bir parça odun getirmesini isterdi.

İkinci dünya harbi sırasıydı Harbe katılmasak da devlet tedbir almak ve tasarruf etmek zorundaydı.

Babam yardımseverdi, fakir öğrencilere ağabeyimin giysilerini verir, ceplerine harçlık koyardı.

Doğan Doğru, Abdurrahman Bayar, Şahin Er babamın yardım ettiği öğrencilerden bazılarıydı… Babam her zaman sofrasını paylaşırdı.

Bir gün babam okul çıkışında bir arkadaşıyla eve gelirken damda beni görünce  aşağıdan “annen ne pişirdi” diye sordu.

Ben de anne babam geliyor ne pişirdi diye soruyor dedim.

Annem de “bağırma “diye beni ikaz etti.

Ben de aşağıya BAĞIRMA diye cevap verdim.

Babam merakla eve geldi ve “BAĞIRMAN’ın” patates yemeği olduğunu öğrendi😉…

Babam 1945 yılı Mayıs ayında dönem sonu karnelerini vermek için öğrencileri okul yakınında bir ağacın altında topladı. Öğrencilerin karnelerini verdikten sonra ağacın altında uyudu ve zatürre oldu. Onu bir at arabası ile Akşehir’e getirip

ENSEIRMAK’ daki evimizin üst katındaki odaya koyduk. Orada hastalığı ilerledi ve zatülcenp’ e çevirdi. Annem kapı önüne çıkarak her akşam kapımızın önünden geçen Akşehir’in tek doktoru ve babamın arkadaşı Aziz Perkün ‘e ‘Şükrü efendi çok hasta’ bir bakarmısın dedi. Aziz Bey öfkeyle, küfürle içeri girip muayene edince geç kalındığını söyledi ve çıktı gitti. Annem çaresizdi ne yapacağını şaşırdı

Ertesi gün Aziz Bey kapımızı çalarak anneme

Dün “sı…tıklarımı bu gün yalamaya geldim “diyerek yukarı çıktı ve çok sıkı bir muayene edip ilaçlarını yazdı. Ama iş işten geçmişti…

Babamın öldüğü gün beni teyzemlerin Mektep sokaktaki evlerine götürmüşlerdi. Kötü bir şey olduğunu anlamıştım. Evin avlusunda vakit geçirmeye çalışıyordum.

Benden 1-2 yaş büyük komşu kızı koşarak geldi ve müjde verircesine “Gürşen, Gürşen babanı götürüyorlar” diye haber verince ne yapacağımı bilemedim ,Ve babamı götürmüşlerdi…

Babam 14 mayıs 1945 tarihinde toprağa verilirken 39 yaşındaydı ve milli hizmete doyamamıştı…

One thought on “Babam’ın Ölümü”

  1. Sinan torun

    Başınız sağolsun…içim parçalandı.gencecik yaşta ailesine ve milletine en faydalı olacağı zamanda kaybetmişsiniz…size saygım bir kez daha arttı…size sağlık ve huzur dilerim

    Reply

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *