Nikahta Keramet Var mı Yok mu?

Keramet, ermiş kimselerin yarattıklarına inanılan, aklın sınırlarını aşan, doğaüstü olay diye tarif edilir. Her işte bir keramet vardır denir. Bu söz doğrudur. Olmayacak bir iş anında çözülebiliyor. Eskiden nikâhta da keramet vardı: Evlenecek çiftlerin söz kesmelerinde, nişanlarında aileler arasında ve kendi aralarında çıkan maddi ve manevi sorunlar nikâhta biterdi. Şimdi nikâhta keramet var mı, yok mu tartışılır durumda. Kış geçiyor, düğünler, nişanlar Nisan, Mayıs aylarından sonra yoğunlaşacak, salon bulmak zorlaşacak, hele bayram arifesi… Bir çiftin nişanı olacak. Salon tutulacak, davetiyeler dağıtılacak. Ama bazıları atlanacak. Eğer nişan yemekliyse, kırılmalar, küsmeler kaçınılmaz… Nişanda gelin, damat ve konuklar süslü pırıl, pırıl, güzel kokulu olacak. Yüzükleri takmak için ortaya muteber bir zat çıkacak… Yanına da içinde makas, kurdeleye bağlı iki yüzük bulunan tepsiyi taşıyan bir kız gelecek. Muteber zat mikrofonu eline alarak “Bugün …ile …nın nişan yüzüklerini takmak için buradayız…“ diye söze başlayacak, konukların oraya niye geldiğini hatırlayacak! Sanki herkes neden geldiğini bilmiyor veya geçerken uğruyor… Muteber kişi mutluluk içeren bir iki yuvarlak laf ettikten sonra kırmızı bir kurdeleye bağlanmış yüzükleri takacak. Daha sonra kurdeleyi kesecek ve gelinle damadı ilk dans için piste gönderecek. Anlamadığım kadarıyla; fabrikaların, tesislerin, okulların, büyük iş yerlerinin, mağazaların açılışlarında kurdele kesilir. Kesilen kurdele o yer için bir kapı, bir anahtar anlamındadır. Peki nişanlıların birliktelikleri, mutlulukları için yüzüklerinin bağlandığı kurdelenin kesilmesi ne anlama geliyor. Madem bağlanıyor sonra neden kesiliyor. Nişanlılar daha uzun kurdeleye bağlanıp bir süre, hiç değilse nişan tören bitinceye kadar öyle durmazlar mı? Gittikleri masa ve koltuklara beraber gidemezler mi ? Görüyorsunuz ayrılmalar daha nişanda başlıyor. İlk beş yıla ulaşmak büyük bir başarı… 25, 30 yıl süren evlilikleri kutlamak gerekir. Dünyada en çok boşanmanın Türkiye’de olduğu söyleniyor. Nitekim boşanmalar bu ara aldı başını gitti. İçki, kumar, cinsel uyumsuzluk, zina, terk, akıl hastalığı, aile içi şiddet, aşırı kıskançlık, çocuk sahibi olmama, iyileşmeyen hastalık, uzun süre ayrı yaşama, yaş farkı, geçim sıkıntısı ve benzeri pek çok sebeplerle. 2015 yılında boşanan çiftlerin sayısı ise bir önceki yıla göre %1007 artarak 132 bin oldu. Bu sayının 2016 yılında daha da artacağı tahmin ediliyor. Bu kadar boşanma niye? Hani nikahta keramet vardı! Nasrettin Hoca evlenmeye niyetlenir. Eş, dost bir hatuncağızı öve öve göklere çıkarırlar. “Şöyle güzel huylu, böyle soylu, dünyalar güzeli” diyerek Hoca’nın gönlünü” çelerek evlendirirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Hoca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah’ım! Çirkin bir gelin ….. Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için: -Hoca efendi, yarın akrabalarından kime görüneyim, kime görünmeyeyim? Diye sorar. Hoca şakın: -Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen görün… der …
  • 1354
  • 3