Ütopik Düşünceler

Akşehir’de bir mekan düşünüyorum;Akşehir ve yöre halkının boş zamanlarında gezip dolaşabileceği, Akşehir’den geçen şehirler arası otobüslerin, özel otomobillerin yarım saat konaklayıp alışveriş yapabileceği bir mekan… Sultandağı eteklerinde Hıdırlık’a yakın veya İstasyon yolunda 4-5 dönümlük düz bir alan. Veya tarihi evlerin, yapıların yer aldığı bir mahalle… Bu alanda meşhur etli ekmeğimizi, kebabımızı tanıtan lokantalar, tertemiz kafeler, pastaneler.. Nasreddin Hoca simgeli  hediyelik eşyalar, ters çalışan saatler, el becerileri satan dükkanlar… Yaz aylarında çilek, kiraz gibi Akşehir’e has ürünleri sergileyen stantlar, barakalar hatta yer yaygıları.. Peynir baklavası, lokma, şambaba tatlısı, ayaküstü gölle, közlenmiş mısır, pamuk helva, macun şekeri satanlar, oyuncakçılar, kaderciler, esansçılar, akşamları her taraftan müzik seslerinin geldiği, mini konserlerin verildiği; “Entarisi aktandır aman ne gelirse hak’tandır”, “Emmiler emmiler de hey aman Türkmen emmiler vay vay”, “Turnam gelir yata kalka, boğazında gümüş halka turnalar hey hey”… gibi Akşehir havalarının çalındığı müzikoller, plak ve cd satan dükkanlar vs.vs Bu benim güzel Akşehir’imizde görmeyi arzu ettiğim bir mekan taslağıdır. İşte böyle bir alan, Ankara Altındağ Belediyesi’nin girişimleriyle tarihi binalar restore edilip değerlendirilerek Hamamönü semtinde yaratılmıştır. Burasını ister panayır, ister pazaryeri, isterseniz kermes alanı deyin ama bu girişim Altındağ Belediyesi’nin büyük taktir toplayan bir başarısıdır. Özellikle akşamları  dolup taşmakta, ziyaretçilerin çokluğu ve hareketi Bodrum’un dar sokaklarını anımsatmaktadır. Lokantalarda yer ayırtmadan gelenler masaların boşalmasını beklemektedir. Yabancı turistler alışveriş yapmakta, kameraları ile bol bol resim, film çekmekte, hareketli müziklerde oynayanlara, dans edenlere eşlik etmektedir. Peki Akşehir’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile böyle bir mekan yaratılamaz mı? Yılda bir defa yapılan ve son yıllarda sönükleşmeye başlayan Nasreddin Hoca Festivallerimizin, tarihi değerlerimizin, yanında “NASREDDİN HOCA’NIN DÜKKANLARI” gibi esprili bir isimle kesintisiz bir panayır gerçekleştirilip pek çok yeni iş sahaları açılamaz mı ?, Erken saatlerde işyerlerini kapatıp evlerine çekilen ve kahvelerde, lokallerde vakit öldüren esnafımıza bir değişiklik sunulamaz mı ? Hatta bu ortam; Gülmece Parkı’nın yemyeşil çimenlerine yayılarak çekirdek çitleyenlere, değişiklik arayan yöre halkına faydalı bir hizmet, Akşehir turizmi için bir alternatif olamaz mı? Bu benim Akşehir’in anımsanmasına, turizmine katkı yapacak ütopik düşüncelerimdir.. Sanki bir hayal ufkunda uçuyorum ama, belki yılan hikayesine dönen dağ otelinden sonra gerçekleştirilebilir diye de ümitleniyorum. Bütün Akşehir’i sevenlere, resmi ve özel kurum ve kuruluşlara saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
  • 1186
  • 0