Tarihe dayalı sofra adabımız, 30-40 yıl önceye kadar mülayim bir şekilde devam ediyordu. Özellikle kırsal kesimlerde yemek yer sofrasında yenilirdi. Çocukluğumda Remziye Teyzelerde yediğimiz akşam yemekleri çok disiplinli olurdu. Yemek yerdeki tepsinin ortasına konur başlamak için Sadık eniştenin oturması beklenirdi. Yemeğe besmele ile başlanır, Allaha şükrederek kalkılırdı.
Şimdi; Lions Kulüplerin sofralarında yemeğe başlamadan önce “Bağışlayan yüce Tanrım yarattığın nimetlere hamdolsun…” diye başlayan güzel bir dua okunmaktadır.
Eskiden uygulanan tek kap çok kaşık uygulaması Cumhuriyet döneminden sonra masalı sandalyeli çok tabaklı sisteme dönüştü.
Günümüzde ailenin sofra beraberliği ekonomik şartlar, ekstra kurslar, dersler, oyunlar, toplantılar, dışarıda yenilen grup yemekleri evdeki sofra düzenini bozmaktadır.
Küçük çocuklar cep telefonu bağımlısı olduğu için öğün saatlerinde yemek yememekte, anne veya babasının ikazını hatta yemeğini kaşıkla ağzına verilmesini beklemektedir.
Dışarıdaki sofralara gelince;
Aile arasında yapılan yemeklerde zamana dikkat edilmeli, elimizde bir çiçek veya bir tatlı olmalıdır. Tabağa konan her yemek bitirilmelidir.
Protokol davetlerinde daha özenli olmalıyız gerek kıyafetimiz gerekse konuşmamızla farklılık yaratarak itibar görmemizi sağlamalıyız. Bu arada Nasreddin Hoca’nın “ye kürküm ye” fıkrasını da hatırlamalıyız.
Bu satırları yazarken karşılaştığım farklı bir itibarı anlatmak istiyorum: 23 Kasım 2019 yılında yapılan Millî Eğitim Bakanlığı’nın Öğretmenler Arası Kısa Öykü Yarışması ödül töreni ve Profesör Doktor Armağan Coşkun’un konserine davet edildim.
Siyah elbise, beyaz gömlek ve kırmızı kravatımla hazırlanıp taksi ile vaktinde ŞURA Salonu’na geldim. Fakat taksi beni arkadan girişi olan protokol kapısında indirdi. Girer girmez beni siyah elbiseli üç dört arkadaş “buyurun efendim, buyurun efendim” diyerek karşıladı. Ve beş on tane Bakanın ve Genel Müdürlerin olduğu masalarda kuruyemişlerin, çerezlerin, pastaların ve meşrubatların olduğu camekanlı odaya aldılar. Milli eğitim bakanı Sayın Ziya Selçuk’un yanına oturttular ben ne diyeceğimi şaşırdım. “Sayın bakanım ben 2917 Gürşen Sevinç” dedim. Bakan merakla bana baktı ve o bir şey sormadan bakanım sizin de Atatürk lisesi mezunu olduğunuzu bildiğim için okul numaramla hitaba başladım.10-15 dakika kadar sohbet ettikten sonra hep beraber salona geçtik. Benim ön sırada yerim hazırdı.
Lütfen herhangi bir topluma girerken kılık kıyafetinize, hitap şeklinize özen gösteriniz…
Pek çok ortamlarda itibar, lafta ve görünüştedir…
4577 Gökhan Yolcu Ellerinize sağlık Gürşen amcam….