Kutlama ve Yıllık Proje

Bir 10 yılı geride bırakıp yeni bir 10 yıla adımını atan İSTASYON’u candan kutluyorum. İstasyon’la tanıştığım 4-5 yıl öncesine kadar zaman zaman yazdığım yazılarıma, benim İstasyonlarda geçen anılarıma ve İstasyon’a duyduğum sevgi sebebiyle davet edildiğim 10.yıl kutlamasına memnuniyetle katıldım. İSTASYON’un 7 Şubat 2012 günü yaptığı kutlama; sunumlarıyla, ödülleriyle, gecesiyle dört başı mamul bir organizasyondu. Törene Belediye Başkanı Abdulkadir OĞUL, Kaymakam  Ahmet KATIRCI, Konya Milletvekili Faruk BAL’ın ve çok değerli misafirlerin katılımı bir incelikti. Tören açılış ve kutlama ile ilgili kısa konuşmalarla başladı. Gıcılar türküsü ile seslendirilen sinevizyon gösterisi ile devam etti. Nasrettin Hoca geldi önerilerde bulundu, ödüller verildi ve sona yaklaşırken Türk Bayrakları dağıtıldı. En önemlisi de Gazete’nin 10. kuruluş yılında hep beraber okunan 10.Yıl Marşı da ayrı, canlı bir tablo oluşturdu. İSTASYON’un 10. yılında Nasrettin Hoca’mızın dünyaya tanıtılması ile ilgili 10 yıllık bir projeyi ortaya atması ve bu arada Hoca’nın heybesinin hazırlanmakta olduğunu duyurması bence büyük bir patlama idi. Bu projeye “NASREDDİN HOCA MİZAH OLİMPİYATLARI” isminin verilmesi bu yarışa katılımın daveti idi. İnanıyorum ki Nasrettin Hoca’nın, AKŞEHİR’in ve TÜRKİYE’nin tanıtımı ile ilgili bu hizmet yarışına resmi ve özel tüm kuruluşlar, fikir üretebilen herkes katılacaktır ve olimpiyatların amblemi olan beş halkanın hakkını verecektir. Bravo İstasyon’a…  Kutlama vesilesi ile pek çok değerle karşılaşma ve tanışma fırsatı buldum. Bu arada yıllarca İstasyon’a emek vermiş ve önceleri gazetenin 1.sayfasının sol alt köşesinde AYRINTI başlığı altında yazdığı birkaç cümle ile önemli mesajlar veren, sonra genişletilmiş bir köşeye yerleşen İdris DOĞAN’ın “Beni tanıdınız mı?” diye sorması ve ben biraz düşününce “Ben İdris DOĞAN’ım” demesi üzerine utandım. Ama suç bende yok, gördüğüm İdris DOĞAN resimlerde gördüğüm İdris DOĞAN değildi. Çok genç, çok dinamikti, güler yüzlüydü… Gene, yıllardan beri bildiğim meşhur Erdoğan ÖZBAKIR’ı daha yakından ve net bir şekilde tanıdım. İğneli kalem ucu ile İSTASYON’da bekleyen ÖZBAKIR’ın sanatkar, tasarımcı, müteşebbis, maddeye değer vermeyen niteliklerini öğrendim. Espritüel, hoşgörülü, candan bir dost olduğunu gördüm. Diğer yazar arkadaşlardan Muharrem BAYAR, Ömer ÖKESLİ, Mehmet GÜLERAY, Av.Ramazan ATEŞ, Mehmet SÜRMELİ, Beyza MÜFTÜOĞLU ve diğerleri ile karşılaşmam benim için bir kazanç oldu. Gazete ise bir aile yuvası idi. Başta Ertan KANTARCI olmak üzere, Ömer ŞEKER, Kezban DOĞAN GÜN, Kadriye KÜÇÜKAFACAN, Yasemin, Fikret, Bektaş, Savaş ve Tuğba kardeşçe kenetlenmişlerdi, zaman mevhumu olmadan çalışıyorlardı. Gecede her biri ayrı bir ev sahibi idi. Karşılama ve uğurlamada güler yüzlü ve aşırı sempatiktiler. Müzik ise geceye damgasını bastı. Erhan USLU ve arkadaşları şahaneydi. Benim Akşehir’e gönül veren biri olarak sözlerini yazdığım, Bestekar M.Ünal YILMAZER’in bestelediği ve “Akşehir, Akşehir sevdam sensin Akşehir” diye biten şarkıyı seslendirmeleri beni çok mutlu etti. Gece güzellikler dolu izler bırakarak mutlulukla bitti. Daha nice 10 Yıllara…
  • 943
  • 0