Hani eskiden zamane çocukları, Cumhuriyet çocukları denirdi ya; şimdi de bu devir internet çocuklarının devri…1-2 yaşlarda duymaya başlayıp ömür boyu devam eden bir tutku, bir ihtiyaç, bir zaruret ve vazgeçilemeyen büyük bir devrim; İNTERNET.
Ucu bucağı olmayan bir Okyanus, aklın sınırlarını aşan anlatımı zor bir sistem. Biz burada bu büyük dünya devrimini küçük cümlelerle okyanusta birer damla misali anlatmaya çalışacağız. Anne çocuğunu, “Dandini dandini dasdana, danalar girmiş bostana…” gibi ninnilerle uyutacağı yerde cep telefonundan seçtiği melodileri dinleterek uyutuyor. Çocuk büyüyor 4-5 yaşına geldiği zaman bu defa annenin elinde mama tabağı, çocuğun elinde telefon. Çocuk telefonda oyun oynuyor anne kaşık kaşık çocuğun ağzına mama veriyor. Akıllı unvanını alan ara sıra akılsızlık yapan cep telefonları başta olmak üzere bütün bilgisayar sistemleri Youtube, Facebook, Twitter, İnstagram gibi sosyal medya programları, g.mail, Mynet, Yahoo, Hotmail… gibi e-posta programları internetin yarattığı bir sanal dünyadır. İnternet ile ilgili temeller 1950’li yıllarda bilgisayarların hayatımıza girmesi ile atılmıştır. Amerikan savunma sanayi, 1970’li yılların soğuk savaş döneminde iletişimi sağlamak amacıyla ilk bilgisayar ağını oluşturmaya başladı. 1970-1980 arası internetin en hızlı geliştiği dönem oldu. Ancak internet 1991 sonrası, hayatın vazgeçilmez bir parçası olmayı başarabildi.
Türkiye’de ise internet 2000’li yıllarda yaygınlaşmaya başladı. Teknolojik ilerlemelerle, bilgi ve haber paylaşma ağı gelişti. Telgraf, telefon, radyo ve bilgisayarın icadı ile bu hizmetler entegre hale geldi. İnternetin vazgeçilmez bir alışkanlık haline gelmesiyle wi-fi (kablosuz internet ağı) geliştirildi. Apple’ın sadece bilgisayar yerine iPod, iPhone ve iPad üretmesiyle de internet yaygınlaştı. Türkiye’de 1995 yılında internet kafeler açıldı. 1996 yılında başta İstanbul-Ankara ve İzmir olmak üzere sayısı 30000’e ulaştı. Oralar kütüphaneler gibi araştırma yapmak bilgi edinmek ve rapor yazmak yerine çocukların oyun sahası haline geldi. Okula devamsızlık sorunu ortaya çıktı, yasaklamalar oldu. 12 yaşından küçükler velileriyle internet kafelere girebildiler. Bu defa da babalar internet kafeye dadandı. Hani çocuğa bir oyuncak alınır da önce babalar ve anneler oynar ya… İşte öyle bir şey… İnternet kafelere olan ilgi, dizüstü bilgisayarların, notebookların, tabletlerin ve akıllı telefonların çoğalmasıyla azaldı. Otellerde lokantalarda, pastanelerde, iş merkezlerinde, otobüslerde trenlerde internete bağlanma kolaylığı internet kafe ihtiyacını azalttı. Evler internet kafeye dönüştü…
Velhasıl ninni ile başladığımız, mama yerken devam ettiğimiz, büyüyünce kafelerde ,sonra da evlerde sürdürdüğümüz internet tutkusu, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu. Okyanusta bir damla niteliğinde size sunduğumuz bu yazıyla internet çocuklarına başarılar, internet dönemine de sevgiler ve saygılar sunuyoruz.