Haydi Ateş!

İçki denilen meret, sigara denilen zıkkımın zararlı yürüyüşünü bir alt katta yapar… İçki paraya bağlıdır, paranız yoksa içemezsiniz. Herhangi birisinden tek sigara isteyebilirsiniz, bu istek genellikle reddedilmez. Bunu alışkanlık haline getirenler otlakçılardır. Rakıda ise otlakçılık yoktur. Bir masaya varıp bana bir kadeh rakı verir misiniz diyemezsiniz. İçkinin, özelikle rakının bir saygınlığı, bir asaleti vardır. Sigara izmaritini yere atıp çiğnersiniz ama rakı şişesini yere atamazdınız. Rakının saygınlığı, içki masasında kadehlerin kaldırılıp tokuşturularak hep beraber “şerefe” diyerek yudumlanmasından da bellidir. Çünkü rakı şerefli bir Türk içkisidir. Peki ŞEREFE sözü nereden gelmiştir? Bu sözün nereden geldiğini araştırırken önce ŞEREF sözcüğünün ne olduğunu açıklamamız gerekir. ŞEREF bir saygınlık, bir ayrıcalık ifade eder. Şeref tribünü, şeref salonu, şeref madalyası, şeref konuğu gibi… Şerefli, onurlu anlamına gelen EŞREF sözcüğü de bu kökten türemiştir. ŞEREFE ise başka bir anlamda minarenin balkonudur, şerefesidir. İçki masasında özelikle rakı sofralarında söylenen ŞEREFE deyimine gelince: Eskiden içki masasında konuşulanların orada kalması için hep birlikte ŞEREFE diyerek kadeh kaldırılır, herkesin ağzını sıkı tutacağına dair önceden söz verilirmiş. Bu masada konuşulanları dışarıda anlatanlar şerefsizdir anlamına gelirmiş. O devirde masa arkadaşları o kadar saygılı olurlarmış ki kadeh tokuştururken küçükler rakı bardağını büyüğün bardağının altında tutarlarmış, hatta saygı yarışında bardaklar masanın altına kadar inermiş. O zamanlar içmenin de bir adabı, bir usulü varmış. Birisi konuşurken diğerleri susar, dinler, konuşanın sözünü kesmezmiş. O da kişisel konulara girmez, dedikodu yapmaz, kendini övmez, hayat hikayesini uzun uzun anlatmazmış. Diğerlerine konuşma hakkı tanırmış. Şimdi ise pek çok ortamlara saygını uğramadığını görüyoruz. Büyük küçük aynı hizada oldu. Zaman ve içki sınırı kalmadı, ısrar arttı. O kadar kısıtlamaya, vücutta yaptığı tahribata, yüksek fiyata rağmen alkol bağımlılığında azalma olmadı. Bazı lokantaların fiyat tarifesinde “İçki sınırsızdır” yazar. Bu ibare aşırı içkiyi desteklemektedir. İçmesini bilenlere, sosyal içicilere, içip de dağıtmayanlara, diyeceğim yok. Ama iki kadeh içip sağa sola saldıran haddini bilmeyenlere, iradesizlere ne demeli… Adamın biri her akşam dükkanını kapatıp evine giderken yolunun üstünde olan meyhaneye uğrar iki duble rakı içer sonra evine gidermiş. Her akşam da hanımından azar işitirmiş… Bir gün demiş ki kendi kendine: “Ben irade sahibi bir adamım, her konu da irademi kullanıyorum, sigarayı bıraktım, yere attım çiğnedim. İçkide de irademi kullanacağım” diye söz vermiş. Gerçekten o akşam eve giderken “Ben irade sahibiyim” diye diye meyhanenin önünden geçmiş gitmiş. Evinin kapısına varmış, düşünmüş fakat kapıyı çalmadan meyhaneye geri dönmüş. Onu dört gözle bekleyen meyhaneciye demiş ki: “Dün hanıma söz verdim ve bu akşam meyhaneye uğramadım. Demek ki ben irade sahibiyim, irade sahibi olduğumu kutlamam lazım; ver bir duble rakı şerefine, içip de gideyim!” İrade sahibini gördünüz o günden beri iradesini (!) kutlamaya devam ediyor… İçmek için bahane mi yok: Üzüntüyü, stresi, yorgunluğu, mutluluğu ve bir olayı kutlamak için şerefe deyip, deyip içiyorlar… Bu nasıl bir tutkudur bilinmez. Biz de dostlarımızla bir araya geldiğimiz özel günlerimizde şerefe yerine ATEŞ diyerek kadehlerimizi kaldırıyoruz ve tadında bırakıyoruz. Haydi ATEŞ  !
  • 1291
  • 3