Su ölmeyen bir varlıktır. Çocukluğumda anneme ve teyzelerime su verdiğimde “Su gibi ömürlü ol” derlerdi… O zaman su gibi olmanın anlamını bilmiyordum. Zamanla öğrendim: Ölmeyen su; bazen yağmur, bazen kar, bazen buz bazen de dolu olarak karşımıza çıkıyor… Soğuk havalarda yaprakların üzerinde oluşan kırağı, bir dalın kırılmasıyla akan sıvılar, sudur.
Güftesi Mehmet Erbulan’a ait “Aşkın Kanunu” şarkısındaki
“Her aşkın Sonunda gözyaşı vardır,
Akar damla damla sel olur gider” sözlerindeki gözyaşı da sudur.
Dünyanın %79‘u su ile kaplıdır.
Üç tarafı denizle çevrili vatanımızın büyük-küçük akarsuları, gölleri, şelaleleri ile bir cennettir. Bütün dünyanın gözü bizdedir.
Ülkemiz ve batılı ülkeler su içinde yaşarken Afrika’da pek çok ülke susuzluktan kırılmaktadır. Sömürgecilik bittikten sonra doğal kaynakların kullanılması ile ilgili halkın isteksizliği devam etmektedir. Altyapı yetersizlikleri, susuzluk, terör ve hızlı nüfus artışı ekonomik çöküntü yaratmıştır.
Afrika’daki su oranını çözmek amacıyla Hayri Dağlı tarafından kurulan Uluslararası Kalkınma ve Çevre Derneği (DEA) “Su Savaşçıları” ismi altında, Universal bir proje başlatmıştır.
Yeryüzünün daha adil bir yer olması için mücadele eden ‘Su Savaşçısı” Hayri Dağlı çocukluğundan bu yana dünyanın bilinmeyenlerine ilgi duydu. Her insanın adil hak ve imkanlara sahip olmasını istedi.
Hayri Dağlı, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde aldığı Coğrafya eğitiminin ardından Stockholm Üniversitesi’nde “Sürdürülebilir Kalkınma” alanında uzmanlaştı. 2014 yılında Kilimanjaro Dağı’na tırmanmak üzere Afrika’ya bir yolculuk gerçekleştirdi. Bu yolculukta iç savaşlardan etkilenen, susuz ve gıdasız kalan köylerin yaşam zorluklarını, susuzluktan kuruyan ve ölen insanları gördü. Tanzanya’nın bir köyünde gönüllü eğitmenlik yaparken 7 yaşındaki Fatma’nın su yolculuğu hikayesi onu derinden etkiledi. Hayri Dağlı, Fatma adında 7 yaşında dünyalar tatlısı bir kız çocuğu ile tanıştı. Kendisine suyu nereden getirdiğini sordu ve suyu 2 saat uzaklıktaki bir su birikintisinden getirdiğini öğrendi. Ertesi gün Fatma’nın her gün yaptığı bu yolculuğa o da katıldı. Çıplak ayaklarla yaptıkları iki saatlik yürüyüşün ardından su kaynağına ulaşınca bölgede yaşayan yabani hayvanların içtiği, içindeki kurtçukların ve parazitlerin olduğu, çamur renginde bir su gördüler… Öyle bir su ki içinde bulunduğumuz yüzyılda böyle bir suyun hala içilebiliyor olduğunu anlamak ve bunu kabul etmek mümkün değil. Yeryüzünün bir tarafında Mars’a gitmek tartışılırken diğer tarafında böyle bir suyun milyonlarca insan tarafından içiliyor olmasına inanmak güç.
Aşırı yoksul ve unutulmuş coğrafyalarda günde bir doların altında yaşam mücadelesi veren milyonlarca insanı anlamak adına bir köye yerleşerek 6 ay aynı koşullarda yaşadı. 2016 yılı sonunda küresel çapta kalıcı ve sürdürülebilir çözümü için bağımsızlık ilkeleriyle geliştirilen “Akıllı köy” projesi sayesinde 6 ülkede 200.000 insanın yaşamını, toplanan bağışlarla iyiye dönüştürdü.
IDEA Universal Derneği-TRT Su Savaşları belgeseli iş birliğiyle Tanzanya, Madagaskar, Nepal, Gambiya ve Senegal’de 13 farklı köyün su sorununu kalıcı olarak çözüldü.
Okuduğunuz bu satırların sonunda Afrika’nın pek çok bölgesindeki yaşamı düşünün, mücadeleyi değerlendirin ve cennet vatanımızla mukayese edin. Sonra çevrenizi düşünün suyu ziyan etmeyin. Kendinizi düşünün, vücudunuzun %60’ının su olduğunu unutmayın ve susuz kalmayın. Suyun ve hayatın kıymetini bilin,
HAYAT SU GİBİ AKIP GİTMEKTEDİR.