
Geçen akşam (13.01.2013) Kanal A’da Akşehir ile ilgili bir program izledik. Önceden haber aldığımız için başlama saatinde televizyonun karşısına kurulduk. Telefonla Akşehir belgeseli var diye eşe dosta duyurduk.
Program başladı, merakla izliyoruz.
Sağ alt köşesinde: KONYA-AKŞEHİR ibaresi.
Ama bu bir Akşehir belgeseli değil, sanki bir şov programıydı. Akşehir’in güzel görüntüleri bir tarafa bırakılarak Programa dağlardan, derelerden köy yollarından başlandı, toprak yollardan Akşehir’e inildi. Akşehir’in asfalt yolları, güzel mekanları bırakılarak Tekke Köyüne kadar gidildi. Tekke’nin kötü evleri, sokakları, köpekleri görüntülendi. Tekke’ye gitmekte olan bir vatandaşın elindeki ekmek alınarak taşındı; orada ne anlatılmak istendi bilinmedi.
Sunucunun elindeki sarı yaprağı salla sallaya sevda şarkısı okuması da enteresandı. Sesi ve yorumu güzeldi, keşke Akşehir’in türkülerinden emmiler’i veya turnaları söyleseydi…
Daldan dala atlamalar, geri dönüp aynı mekan ve kişileri tekrar göstermeler, koyunlarla, koçlarla tokuşmalar, kameramanla şakalaşmalar neler, neler.
Benim 28. 08.2012 tarihli İstasyon Gazetesinde yayınlanan ÜTOPİK DÜŞÜNCELER başlıklı makalemde geçen ve yetkilileri kibarca ikaz etmeye çalıştığım gibi, gene Gülmece Parkında, Kültür Merkezi’nin tam karşısında çekirdek çitleyerek kabuklarını yere atan vatandaşlar ve yerdeki çekirdek öbekleri görüntülendi.
Akşehirli olarak utandım.
Kültür Merkezi önünde 6-7 kız öğrenci ile şakalaşıldı, sonu “şaş”la biten bir tekerleme defalarca tekrar edildi.
Bir ara “Yolları Belediye Başkanı ile kesiştirdik” diyerek Sayın Abdulkadir Oğul’la söyleşiye başlandı. Bu söyleşi; Başkanın makamında değil yolda yapılmasına rağmen ciddiydi, saygılıydı. Başkan tarafından kısa kısa tarihi bilgiler , Akşehir için güzel mesajlar verildi.
Daha sonra yemeklerin sergilendiği bir mekanda7-8 Akşehirli bayanla sohbet edildi. Patlıcandan yapılan islim kebabı hiç alakası olmadığı halde Akşehir’in meşhur yemeği olarak tanıtıldı. Bizim zülbiyemizden, hersemizden, etli ekmeğimizden, tahinli ekmeğimizden, yağlı kuşlumuzdan, kebabımızdan ve peynir baklavamızdan bir damla olsun söz edilmedi.
Başka yerleri dolaşıp tekrar bu mekana gelindiğinde göya kına gecesi yapar gibi bayanlardan bir türkü söylenmesi istendi. Bayanlar hep bir ağızdan gıcılar türküsünü söyledi ama önceden çalışılmadığı belliydi.
Program yapımcısı güler yüzlü, sempatik Gafur Uzuner bu programı koştura, koştura hazırlamış, çok emek sarf etmiş, kendisine teşekkür ediyoruz. Ama 1,5 saat süren belgeselin hazırlanmasında galiba bir Akşehirlinin rehberliğini talep etmemiş.
Batı Cephesi Karargahı, müzeler, Taş Medrese, İmaret Cami, Arasta, Hıdırlık, Akşehir Evi, İstasyon, Akşehir Gölü gibi yerlerden, Başak Gıda, Aksantaş, Gürmaksan, Nimet Karter Sanayii, Gümüş Makina, Efor Makina, Tutkun Kardeşler, Sabah Sobaları ve benzeri pek çok sanayi kuruluşumuzdan bahsedilmedi. Ters çalışan saatlerimiz hediyelik eşyalarımız unutuldu. Gezildi, tozuldu.
Bence bu program Akşehir’i bilmeyenlere iyi bir sunum olmadı. İnşallah Akşehirli olmayan çok kişi tarafından izlenmemiştir.
Değerli arkadaşlarım “gezelim, gezelim ama tozutmayalım”
Çünkü burası Akşehir.
Atatürk’ün Büyük Taarruz Kararını verdiği şehir,
Nasreddin Hoca’nın memleketi,
Burası Dünyanın ortası güzel Akşehir….
- 1103
- 2