Ankara’da toplu taşıma çok dönemler geçirdi. Bir zamanlar otobüs içinde halkın arasında dolaşarak bilet kesen görevliler vardı. Mesafeye göre bilet keserlerdi. Bir dönem enerjiyi yukarıdaki elektrik hatlarından alan kollu otobüsler (Troleybüs) vardı. Şimdi çok büyük bir yükü ortadan kaldıran dakikaya hatta saniyeye bağlı olarak çalışan çok başarılı bir metro sistemimiz var. Dörtbaşı mamur hizmet veriyor.
Birgün iki arkadaş Kızılay’da buluşup anılarımızı tazelemeye karar verdik.
Ben metroyu tercih ettim; onlar taksiyi…
Herkesin her zaman metrolarda gördüğü manzaraları ben o gün farklı bir şekilde gözlemledim.
Girdim içeri bir yer bulup oturdum. Karşı sırada oturan yedi kişiden 6 sının elinde telefon vardı. Bir erkek yolcu yanındakileri rahatsız edercesine bacaklarını açmış kitap okuyordu. Bir bayan kısa eteği çektirip duruyordu.
Bir genç elinde gitarıyla gelip yere oturdu,Gitar çalarak yardım istedi. Orta yaşlı bir adam İstanbul şehir hatları vapurlarında olduğu gibi katlanır ufak tezgahı ile simit satmaya çalışıyordu.
Metrodan indiğim zaman manzara farklıydı. Kızılay peronunda millet oradan oraya koştururken güzel giyimli bir genç kız elinde telefonuyla ortada dolaşarak şarkı söylüyordu. Ona hayretle bakan orta yaşlı bir bayana “Bu kız ne yapıyor” diye sordum.Aldığım cevap “Galiba kafayı üşütmüş” dedi.
Geçen yıl Esenboğa Havaalanı’nda da bayanın biri elindeki telefona bakarak olduğu yerde şarkı söylüyor ve oynuyordu…
Metro çıkışında arkadaşları beklerken görüntü beni üzdü. 65-70 yaşlarında, orta giyimli bir kişi kağıt mendil satıyordu. Elinde 2- 3 adet kağıt mendil vardı. Onu 5-6 dakika izledim. Herkes önümden geçiyor, adamın yavaş bir sesle “Mendil alın, mendil alın” dediğini kimse duymuyordu.
Dayanamadım vardım yanına ve ‘Emeklimisiniz ?’ diye sordum “Evet” ‘dedi, “nereden?” dedim ,cevap vermedi.
Kanımca bu bey, emekli aylığına takviye için sokakta mendil satan gizli bir ihtiyaç sahibiydi. Bu bey trafik
Lamballarında mekan tutmuş sadaka toplayan kadrolu (!) kişilerden değildi.
Her zaman olduğu gibi maddi gücü yerinde olanların, çalıştığı halde kazanamayan veya sağlığı sebebiyle çalışamayanlara yardım etmesi gerektiğine inandım…
Sonuca varacak olursak ; içten gelen yardımlar için Ramazan ayı Fitre ve zekat için bir vesiledir.
FİTRE, hali vakti yerinde olan müslümanların bayram namazına kadar vermeleri gereken bir sadaka türüdür.
ZEKAT islamın 5 şartından biridir. Dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen belli bir varlığa sahip insanların muhtaç kişilere destek sağlamasıdır.
Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifinde “komşusu açken tok yatan bizden değildir “ der.
Ülkemizin yaşadığı şu sıkıntılı ekonomik dönemde muhtaçlara gerek madden gerekse manen yardım etmek bir insanlık görevi olmalıdır…
En güzel yardım gönülden gelen karşılık beklenmeyen ve gizli yapılan yardımdır.